Yunan mitolojisi-Mevsimler
Öncelikle karakterlere göz gezdirelim.
Zeus (Jupitern): Zeus babası Kronos’u öldürdükten sonra tüm dünyanın yani tanrıların ve insanların hükümdarı olur, gök yüzü ve gök gürlemesi tanrısı sayılır. Güç ve adaleti simgeleyen kartal dışındaki simgelerinden biri şimşektir. Kadınlara düşkün olmasıyla bilinir. Kardeşleri Hades, Poseidon, Hera, Demeter ve Hestia’dır.

Hades (Pluto): Zeus gökleri, Poseidon denizleri ve Hades yeraltı dünyasını alır. Görevi ölüler diyarını yönetmektir. Genellikle sert mizaçlı, fedakar, adil ve ağırbaşlı olarak tasvir edilir. Acımasız biri olmaktan ziyade misafirperver olarak nitelendirilir. Yeryüzünde ne olduğuyla ilgilenmez ve esas olarak yeraltı dünyasının yönetimiyle ilgilenir.

Demeter (Ceres): Bereket ve tarım tanrıçası. Kızıyla beraber tarlalarda dolaşır ve toprağın yeşermesini sağlar.

Persephone (Proserpina): Zeus ve Demeter’in kızı. Annesiyle beraber dünyaya iner ve ona görevinde yardım eder.
Şimdi hikayemize geçelim.
Günlerden bir gün Demeter tarlalarla ilgilenirken kızı Persephone kırlarda annesi için çiçek toplamaya karar verdi. Çayırın yakınındaki küçük ormanlık arazide gözden uzak ama annesinin ve arkadaşlarının işitebileceği mesafede bir nergis çiçeği gördü. Buketine çok yakışacağını düşündü ve yanına gitti, güzel kokusu rüya gibiydi. Çiçeği koparmak için diz çöktü, elini uzattı ve kendine doğru çektiği esnada nergisin köklerinde koca bir delik açıldı. Karanlığın içinde savaş arabasıyla beraber Yeraltı tanrısı Hades belirdi. Korkmuş Persephone’yi bileğinden tutup kendine doğru çekti ve arabasına bindirdi. Persephone’nin çığlıklarını duyan annesi yanına gelene kadar Hades Persephone’yle beraber karanlığın içinde kayboldu ve yarık kapandı.
Perişan haldeki Demeter sevgili kızını dokuz gün boyunca aradı. Onuncu gün, kızının çiçek topladığı yerin yakınındaki bir mağarada yaşayan tanriça Hakate ile tanıştı. Hakate Persephone’nin çığlıklarını duymuştu ama ne yazık ki başına gelenleri görmemişti. Demeter’e yeni bir bilgi veremese de ona kızını aramasına yardım etmeyi teklif etti. Böylece iki tanrıça Persephone’yi aramaya başladılar. Ertesi gün tanrıçalar güneş tanrısı Helius’un yanına gittiler. Helius gökyüzündeki yerinden olan biten her şeyi görebiliyordu bu yüzden Demeter kızına olanları söylemesi için ona yalvardı. Bunun üzerine Helius olanları anlattı ve daha fazla üzülmemesi için ona ” Üzüldüğünü görüyorum fakat şunu bilmelisin ki Hades Yeraltı dünyasının sahibi olarak dünyanın üçte birinde kontrol sahibi, o güçlü bir tanrı. Güzel kızınız için iyi bir eş olacaktır.” dedi fakat demeter duydukları karşısında dehşete düştü, güzel kızının güneşten uzak soğuk ve karanlık ölüler diyarında olmasına dayanamıyordu.
Bunun üzerine Demeter kızının babası olan Zeus’un yanına gitti fakat Zeus olanları başından beri biliyordu.
Olanları daha iyi anlamak için Persephone’nin kaçırılmasından önce yaşananlara bakalım
Yine bir gün Persephone tarlalarla ilgilenmek için annesiyle beraber dünyaya geldiğinde Hades onu görmüş ve ilk görüşte aşık olmuştu, onu görmek karanlık soğuk dünyasına baharı getiriyordu, ondan başka kimseyle evlenmek istemiyordu. Hemen Zeus’un yanına gitti ve ona ”Kardeşim, ben senin kızına aşığım onunla evlenmeme izin ver onu Yeraltı Dünyası’ndaki krallığımın kraliçesi yapacağım” dedi. Zeus Hades’in iyi bir eş olacağını biliyordu fakat Demeter kızının Yeraltı Dünyası’nda kendinden uzakta yaşamasına asla izin vermezdi. Zeus kardeşini üzmek istemiyordu ama Demeter’le arasının bozulmasını da göze alamadı ve ona cevap vermenin akıllıca bir yolunu buldu. Evliliği onaylayamayacağını ama aynı zamanda yasaklamayacağını da söyledi. Bunun üzerine Hades durumu anladı, Yeraltı Dünyası’na döndü ve plan yaptı. Güzel kokulu nergis çiçeğini yem olarak kullanacaktı.
Kaldığımız yerden devam edelim.
Demeter Zeus’tan da istediği yardımı alamayınca Olympus Dağı’nda uzak bir tapınakta kederini yaşamaya başladı. Aylar geçti Demeter sadece kızını düşünüyordu, ekinler kurumuş kuraklık sebebiyle insanlar ölmeye başlamıştı. Zeus durumun böyle devam edemeyeceğini anladı ve Demeter’e tekrardan görevini yapmasını emretti fakat Demeter kızını görmeden hiçbir şey yapmayacağını söyledi. Bunun üzerine Zeus resmi habercisi Hermes’i Hades’in yanına gönderdi. Hades ve Persephone tahtlarında oturuyordu. Hermes durumu anlattı. Hades dünyanın iyileşebilmesi için karısı Persephone’den vazgeçmesi gerektiğini biliyordu. Persphone annesine ve yeryüzüne kavuşacağı için bu haberi büyük bir coşkuyla karşıladı. Hermes ve Persephone Yeraltı Dünyas’ndan ayrılmak için yola çıkacakları sırada Hades karısına onu kötü birisi olarak görmemesi için şöyle dedi: “Benim sevgili karım, burada kraliçe olduğunu unutma, sen en güçlü kadınsın. Yeraltı dünyasının kraliçesi olarak yaşayanlar üzerinde de hakimiyetin var çünkü öldükten sonra onlara ne olacağına karar verebilirsin. Bu nedenle en büyük armağan olan merhametli olma, bağışlama gücüne sahipsin. Buradan uzaktayken benim hakkımda ya da krallık hakkında kötü düşünme.” ve karısını isteksizce uğurlarken Persephone’nin eline nar çekirdeği tutuşturdu ve yemesini söyledi. Karısının tekrar döneceğini biliyordu.
Persephone yeryüzüne çıktı ve Demeter büyük bir sevinçle kızına kavuştu. Ekinler yeşerdi, kırlar eskisi gibi çiçeklerle süslendi , ağaçlar meyve verdi ve böylece kıtlık sona erdi. Kavuşmadan hemen sonra Demeter kızına yeraltında bir şeyler yiyip yemediğini sordu. Persephone ”Dört nar çekirdeği yedim, anne. Neden böyle tuhaf bir soru sordun ki?” dedi. Aldığı cevaba çok üzülen Demeter neler yapalabileceğini öğrenmek için hemen Zeus’un yanına gitti. Zeus olanları dinledi fakat yapacak bir şey yoktu, Yeraltı Dünyası’ndaki yemeklerden yiyen herkes oraya geri dönmek zorundaydı, bu bir kuraldı. Demeter duydukları yüzünden tekrar hüzünlendi. Zeus anne ve kızın kavuştukları andaki mutluluklarına şahit olmuştu şimdi ise Demeter’in gözlerindeki dayanılmaz hüznü görebiliyordu bu sebeple bir uzlaşma sundu. Persephone yılın üçte birini Yeraltı Dünyası’nda üçte ikisini de annesiyle beraber geçirecekti. Zeus’un uzlaşmasından memnun olan Demeter, dünyadaki mahsullerin yeniden büyümesine izin verdi.
O zamandan beri anne ve kızı yılın üçte ikisini beraber geçirdi. Persephone Yeraltı Dünyası’na eşinin yanına döndüğünde Demeter kızını kaybettiği için yas tutarken dünya buz gibi soğur, toprağın üstü kar tutar; annesinin yanına tekrar döndüğünde ise dünya yeşerir ve bahar gelirdi.
Şimdi Bernini’nin Hades’in Persephone’yi kaçırmasını konu alan “Rape of Proserpina” eserine (1622) bakalım:

Hatırlatma: 1622 yılında Rembrandt 15-16 yaşlarındaydı ve Jacob van Swanenburg’un atölyesinde eğitim görüyordu.

Lütfen heykelin balmumundan değil mermerden yapıldığını hatırlayalım ve mermerin sertliğini unutturan parmaklara tekrar bakalım.
Bernini’nin oğlu ve biyografi yazarı olan Domenico bu sahneyi “Zulmün ve merhametin hayret verici çelişkisi” olarak tanımlamıştır.

Melekler ve Şeytanlar (2009) filmini izleyenlerin parçaları birleştirebilmesi için ekleme yapayım. Filmde gösterilen Azize Teresa heykeli de Bernini’nin eseridir.

Bir gün Bernini’yi de uzun uzun anlatabilmeyi umuyorum. Bu yazının da sonuna geldik, görüşmek üzere!
KAYNAKLAR:
-
- Peter Delius Verlag Kadrosu, Mitoloji Kitabı.(2012).(N.Elhüseyni,çev.)NTV yayınları.İstanbul
- Palffy,G.,Atkinson,S.(Ed.) Sanat Kitabı.(2017).(A.Fethi,çev.).Alfa yayınları. İstanbul
- Michelle M. Houle. Gods And Goddesses in Greek Mythology.(2001).Enslow Publishers, Inc.Berkeley
- Simon Schama’s Power of Art-Gian Lorenzo Bernini
- https://chs.harvard.edu/primary-source/homeric-hymn-to-demeter-sb